Minimum sistem: İşlemci: Pentium III 700 Eşdeğeri / RAM: 128 MB / Video Modu: 32 MB VRAM / Disk Alanı (MB): 1400 / Ses kartı: Evet / DirextX v9.0
13 yaş ve üstü için uygundur; kaba ve argo dil içerebilir.
Medal of Honor Allied Assault oyununu yapan ekibin Infinity Ward'ı kurmasıyla ortaya çıkan Call of Duty, ikinci dünya savaşı atmosferini hem tek oyunculu modundaki mükemmel senaryosu hem de çok oyunculu oyun deneyimiyle bizlere aktarıyor.
Oyuncuların, tarih derslerinden çok iyi hatırladığımız itilaf ya da ittifak güçlerinden birinin tarafında yer alıp, savaşın vahşetini bizzat içinde yer alarak görebilecekleri Call of Duty; ID Software’in Quake III motorunun oldukça geliştirilerek ortaya çıkarılan yüksek kaliteli grafiklere ve seslere sahip bir oyun.
Oyunda, asker arkadaşlarınızla beraber verilen görevleri yerine getirirken, arama kurtarma çalışmalarında yer alırken, pusu kurup gizli harekatlarda rol oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Bütün bunlar olurken kendinizi bir Amerikan uçağından paraşütle atlarken bulabilir, ya da bir İngiliz komandosu olup Alman’lara karşı savaşabilirsiniz. Yine de bir Rus eri olup İkinci Dünya Savaşı’nın askeri kamplarında Nazi’lere karşı harekatlar düzenlemek istiyorsanız yine seçim sizin! Görev çağırıyor.
Oyun İzlenimleri:
Tek oyunculu sürümü bizi koltuklara yapıştıran Call of Duty artık sabahlara kadar süren uykusuz gecelerimizin tek suçlusu olmaya aday.
Akıcı ve keyifli çok oyunculu sürümünü gelin hep beraber oynayalım. İnternet'de oynayabilmek için tek yapmanız gereken Xfire programını download etmek.Sonrada server suncularına , clan sunucularına girerekten oyunu zevkini internet ten dolasıya çıkarın.
Bir savaş var, bir yaratıcılık savaşı ve bu savaş first person shooter’ların en ünlü süper güçleri arasında geçiyor. Savaşçılar oldukça heybetli; bir yanda Medal of Honour : Pacific Assault’un yaratıcıları, ve diğer tarafta açık ve net rakipleri Infinity Ward. Infinity Ward’un takımından 20 kadar kişinin orijinal Medal of Honour projesinden olduğu artık bir sır değil, ve onların oyunu, “The Call of Duty” son zamanlarda tanık olduğumuz en inanılmaz deneyimlerden biri.
Hafif ama sürekli bir gülümseme, gözlerdeki gururlu parıltı... Infinity Ward’un Grant Collier ve Vince Zampella’sı yarattığı ayrıntı zenginliğiyle oyuncuyu tatmin ediyor. Call of Duty bir şiddet ve gösteriş oyunu, Medal of Honour’un savaşlarının bir çizgi daha üstü. Bu öyle bir oyun ki sadece belki biraz Half Life 2’nin şöhretinin gölgesinde kalabilir. Herkes bu oyunu “Yılın Oyunu” olarak selamlayacak gibi görünüyor ama yine de şimdiye kadar oluşmuş olan “gaming” bilincine de bir ilavesi olmayacak gibi.
Collier ve Zampella’nın yarattığı inanılmaz askeri görünümün açılışı Rus ordusunda yaşanan önemli bir olayı hayata geçiren bölüm; “Crossing of the Bolga”. Toplamda 4 ordu var ve her birinin farklı bir havası var. İngilizler küçük çaplı manga taktikleriyle ve gizlilik içinde çalışıyor. Buna karşılık Amerikan üsleri ateş gücü ve kas gücüyle karakteriz edilmiş ve Ruslar ise 1945 savaşının sonunda 20 milyon Rus’un ölümüne sebep olan katliama sıkışıp kalmış. Dördüncü ordunun henüz ismi konmamış ama benzer bir çizgi izleyeceği düşünülüyor.
Yükleme ekranı kaybolurken oyunu askerimizin gözlerinden görüyoruz, Bolga’nın karşısında Stalingrad kuşatmasında yer almak için bekliyor. Oyunun gerilimi daha önce gördüklerimizden çok daha yüksek, hemen hemen bir şov gibi. Bu sahnenin demo versiyonunda sürekli gösterilip aşırı deşifre edilen o bölümlerden biri olması ve oyunu oynayanların oyundan alacakları keyfi azaltması ihtimali endişe verici. Yani bu o hakkında konuşmak için bekleyemediğiniz ve kelimelerin ağzınızdan döküldüğü şeylerden biri... gerçekten çok etkileyici. Daha fazla bir şey söylememeli.
Düşmanınızı ve sizi takip eden diğer askerleri yöneten AI gerçekten dehşet verici. Manganızdaki askerler belli bir düzen içinde hareket ediyor ve geniş alana yayılan savaşlar bile oldukça organize görünüyor. Takım arkadaşlarınızın ve düşmanınızın yaylım ateşine bile karşılık veriyor olması oyunu dudak ısırttıran bir gerçeklik içine sokmuş. İki tarafın da askerleri araziyi oldukça gerçekçi kullanıyor. Pencerelerden nasıl bakılacağını ve ateş edileceğini, alçak duvarların arkasına saklanmayı ve duvarın üstünden rasgele ateş etmeyi biliyorlar. Ayrıca iki tarafın askerleri de fırlatılan el bombalarına da akıllıca reaksiyon gösterip bunları tekmeleyecek ya da kendileri havaya uçup parçaları etrafa saçılmadan uzağa atmaya çalışacak.
Araçlar da oyunda oldukça büyük bir rol oynuyor, baş rollerini sizin askerinizin ve “Er Ryan’ı Kurtarmak'tan bir adamın silahlı yolcu olarak oynadığı süper bir araba kovalamaca sahnesi var. Hatta oyunun bir bölümü var ki yüklü bir tank müfrezesinin bir askeri olarak çarpışıyorsunuz ve bu geniş, açık bölümler Infinity Ward’un rakiplerine korku salan game engine’ini gözler önüne seriyor. Oyununun üzerine kurulduğu sistem Quake III’ten çok farklı. Infinity Ward teknisyenleri Return to Castle Wolfenstein teknolojisinin neredeyse her açısını değiştirip geliştirmişler.
Sonuç olarak Call of Duty detaylara gerçekten önem veren bir firmanın yapımı. Demonun sonlarına doğru mütemadiyen vurularak parçalara ayrılırken İngiliz bölümlerinden birini görüyoruz, bir köprüyü düşmandan arındırma görevi. Saldırı teknesi geliyor ve askerler inmeye başlıyor. İşte burası gerçekte tam o saldırı teknesinin geldiği yer. Oyun bu ve bunun gibi yüzlerce gerçeğe birebir uygun ayrıntıyla dolu ve bu bizim umurumuzda olmasa da Infinity Ward’un son derece umurunda. Önemli olan da bu.
